8 Temmuz 2015 Çarşamba

ırmak'ın hikayesi

böyle bir mucizeyi anlatmaya nerden nasıl başlasam bilmiyorum.. mucize diyorum sadece herkesin yavrusu kendine kıymetli olduğundan ya da evlat sevgisinden değil ,uygun vücut ısısını ,uygun saati , uygun ruh halini yakalayıp  bir bebek , dünyaya bir can getirmek 9 ay onun gelişimine şahit olmak  küçücük bir kesenin önce kalp atışlarını duymak sonra ellerini ayaklarını görmek , sonra minik tekmelerini hissetmek... tüm unlar mucize değil de nedir?





girişi yaptığıma göre size 38+1 haftalık maceramdan bahsetmek istiyorum :) bizim hikayemiz mutlu sonla bitse de sürecimiz korkularla, enidşelerşe ,koroid pleksus kisti ve plesanta içi kanamalarla dolu ama bir o kadar da heyecanlı ve güzel bir süreçti..

planlı bir gebelik olduğu için her ay döngü gecikmelerinde şu meşhur çubuğa işeyip heyecanla bekliyordum . neyse ki bu süreç çok uzun sürmedi , yine bör gecikme sonrasında heyecanla test yaptım. fakat o da nesi test negatifti :( yani tek çizgi. tabi hayal kırıklığı çıldırmış hormonlarla birleşti ve duygu seline dönüştü.Şöyle ki evin içinde - nasıl olmaz çok emindim ama , dye bağıra çağıra ağlayan bir kadın , arkasından olsun yine deneriz diyerek eşini sakinleştirmeye çalışan ama bir yandan da içten içe hayal kırıklığına uğrayan bir eş. Sakinleşmem ne kadar zaman aldı hatılamıyorum ama yaklaşık bir 4-5 saat sonra içimden bir ses çöpe git ve teste bir daha bak diyordu. İçimdeki ses yanılmamış, teste yeniden baktığımda ikinci çizginin belli belirsiz bana gülümsediğini gördüm :) sonrasında  mide yanmalarıyla başlayan günlerimi mide bulantıları ve uykuya doymayan yorgun br bünye destekledi :)

İlk aylarda hasta gibi hisediyordum , sanki kendimi bildim bile mide bulantısı ve yorgunluk hastalığına tutulmuştum :) Ve işin kötüsü bu süreç hiç bitmeyecek diye düşünmeye başlamıştım.

Tabi bu arada bitmek bilmeyen evhamlarım , korkularım ve streslerim vardı daha önceki kayıplarımdan dolayı. Hatta öyle ki 10. haftamızda izlediğim bir filmden etkilenip ,  bebeğimin karnımda öldüğünü düşünmüştüm. O sabah kaltığımda inanılmaz dinç ve sağlıklı hissediyordum kendimi . Ne mide bulantısı ne de her hangi bir yanma vardı midemde .Üstelik göğüslerimin sızlaması geçmiş her şey başa dönmüştü sanki...

üstüne bir de izlediğim filmde 10 haftalık hamile bir kadının kanama olmadan bebeğini kaybettiğini izleyince... sabahlar olmasın :) akşamı zor ettim.murat işten gelir murat dr a randevu aldım acilen gitmemiz gerek , neden ne oldu ? bebek öldü. nerden biliyorsun ? hissediyorum..

evet bu dönemde müneccimle hiç bir bağınız olmadığı halde bazı şeyleri bilebiliyorsunuz :p

bütün evhamım , stresim ve karamsarlığım dr umun neşeli ve meraklı yüzünü görünce geçmişti birden . meraklı diyorum çünkü sadece 2 gün önce konstrolümüz vardı ve her şey yolundaydı :)

öyle garip bir süreçki... horonlarınızın esiri oluyor mantık beyni bünyeyi terk ediyor... eşiniz ayaklarınıza masaj yapmadı diye saatlerce ağlayabiliyor , bu gün neden salı diye sinirlenebiliyor , aynada kendinizi ve devasa göbeğinizi görüp ben bu çocuğu nasıl doğuracağım diye endişe krizlerine girebiliyorsunuz .video da haleti ruhiyemi az çok anlayabilirsiniz :D












tabi bu süreçte evhama kapılıp streslerden stres beğenen tek ben değildim. Murat benim gelgitlerim , endişelerim ve stresimle uğraşırken bir de benim bilmediğim daha doğrusu dr.umun benim aşırı endişeli halimden etkilenip sadece Murat la paylaştığı şeylerde vardı. Kese içi kanama gibi. 12. haftada başlayıp 38.haftaya kadar 20cm çapına kadar büyüyüp sonra 5 cm e kadar inen en sonunda da artık görünmeyecek kadar küçülen bir kanama alanım vardı.

Bu durumu  benden saklamak için dr.umla Whatsapp tan yazışılıp , gizli telefon görüşmeleri bile yapılmış :) tabi 3,aydan sonra hayatımın yavaş yavaş normale dönmesiyle bende eski enerjime kavuşmuş ,ortalarda yine atom karınca modunda dolaşmaya başlamıştım . bütün bu enerjik hallerim her defasında Murat tarafından engelleniyor , hatta kızma boyutuna geliyordu o ayrı :) benim öğrenmem 5.ayın sonunda genel ultrason için bir profesöre görünmemle oldu.

Hamilelik elbette bir hastalık değil , her şey yolunda olduktan sonra spor bile yapabiliyorsunuz ama ya benim ki gibi her şey yolunda değilse ? bazen yerinizden hızlıca kalkmanız , ayakta fazladan bir kaç dakika kalmanız hatta sağınıza yatmanız bile sorun olabiliyor...

Biz bu bol evhamlı süreci yaşarken ,kızım büyüyor beyninde de koloroid pleksus denen içi su dolu kistler oluşmaya başlıyordu. Şöyle anlatayım koloroid pleksus beyinde bulunan ve beynin bulunduğu sıvıyı üreten bir doku aslında. bu dokunun içinde içi sıvı dolu kıstler bulunabiliyor  işte bunlarda koloroid pleksus kisti .normak gebeliklerin yüzde 2 sinde görülebiliyor ve genellikle de ilerleyen haftalarda kayboluyor .bebeğin beyin gelişimi ya da zekasını da etkilemiyor. amma velakin bu kistlerin küçük bir kısmı TRİZOMİ 18 denen kromozomal bozukluk sendromuyla birlikte olabiliyor . şimdi bu satırları o kadar rahat yazıyorum ki , ne çok abartmışız ne çok büyütmüşüz diyorum.. ama o minik kalp ,minyatür insan içinizdeyken bu kadar rahat olamıyor sağlıklı düşünemiyorsunuz...

2li ve 3lü testlerinizde risk düşükte çıkmış olsa, bebeğinizin burun kemiği gelişimi zamanında  tamamlanmışta olsa , genetik testleriniz temizde çıksa rahat olamıyor üstüne acaba engelli bir bebeğim mi olacak diye telaşa kaygılanıyorsunuz...

bu kaygılanmada malesef dr.unuzun da payı epey çok olabiliyor . çünkü hiç bir şeyi risk etmek istemeyen dr.larımız size bütün ihtimalleri söylüyor. engelli olabilir de olmayabilir de kesin bir şey diyemeyiz lafı sizi deli deli düşüncelere sevk edebiliyor işte...

biz bu kisti görmüş yaşamış bir ebeveny olarak  sağlıklı bir bebek sahibi olmanın gerçekten bir mucize olduğunu ama bazen de bazı şeylere çok kafa yormamak gerektiğini hatta bu dönemde bilgilenmek adına google da kendimizi kaybedercesine araştırma yapmanın ne kadar yersiz olduğunu bir kere daha anlamış olduk :) özetle cehalet mutlulukur :)

tabi ırmak doğduğunda dr. uma -Övgü hocam parmakları tam değil mi soran ben değilim zaten :p

tabi benim bütün sıkıntım bunlar değildi. bu defa da aynı dönemde hamile kaldığım arkadaşlarımın - ay benim ki çok hareket etti bu gün , - yok benim ki bir dönüyor ki sorma -dokun dokun bak nasıl tekmeliyor muhabbetleri arasında kalmıştım. çünkü normal bir gebenin 5. ay civarında (bazıları daha erkende olabiliyor ) hissettiği bebek hareketlerini ben 6. aya gelmiş ve hala hissedemiyordum. Belki de anlam veremiyordum . Malum internette aratınca şöyle bir tanım çıkıyordu : sanki kelebeğin içinizde kanat çırpması gibi :D :D :D o dönemde benim içimde yarasa olsa hissetmeyecektim belliydi. tamamen yapısalmış  başka mevzu tabi. 7. ay bitince o hareketleri bütün hunharlığıyla hissettim ya o da ayrı güzel bir şey :)

tabi bu dönemde abartıp 2.ayına yeni girmiş bebeğinin -ayy benim ki acıkınca çok hareketleniyor valla duramıyorum diyen versiyorunuda görmedim değil hani. dr umun bu duruma getirdiği yorumu aynen aktarıyorum ; yasemincim afedersin ama gayta kadar bir şeyi nasıl hissedebiliyorlar :D :D

ehehe işte o dönemde beni strese sokan o gayta analarına da selam olsun..

kanamasıydı , kistiydi , hareketiydi  derken son aylarda karnımla beraber neredeyse bütün hatlarım yuvarlaklaşmış ve büyümüştü . eski kıyafetlerime  giremesemde sadece karnımın büyüdüğüne dair garip bir inanç vardı içimde ta ki 3. ayımda ve 8. ayımda çekilmiş iki fotoğrafı yanyana görene kadar . aradaki 9 değil 90 farkı görememek imkansızdı. e kolay değil bu güne bu gün 28 kilo almıştım :D






ve geldi çattı 38+1 ,aman sabahlar olmasın ... dr um 1 hafta önce son duruma bakmış -yasemin ırmak hala dönmemiş (evet kızım tersti :) ayaklar aşağıda ) mecburi sezeryan yapacağız cumartesi nasıl diye sormuştu. tabi büyüyen karnımla o kadar mutluydum ki sanki hep orada kalacakmış gibi geliyordu. hatta size bir şey diyeyim mi , hamileliğin sanırım en güzel yanı bu donemde zayıf görünecğim diye karnınızı içinize çekmek zorunda olmamanız :D

doğum öncesi kafamda deli sorular , bu bebek nasıl çıkacak , keseceler mi şimdi beni , ya hissedersem ? , ya belden vurdukları iğne canımı çok acıtırsa , ya anestezi uzmanı uyşturamazsa ? ya ya ya ya.... bütün kaygılarım dr umun ameliyathaneye girdiğimde elimi tutup beni sakinleştirmesiyle geçmişti.. geçmiş miydi gerçekten tabiki de hayır ama en azından o koca iğne belime girerken acı hissetmemiş uyuşmanın etkisiyle rahatlamıştım :)

sezeryan sırasında dr.u , hemşireleri ve anestezi uzmanıyla bu kadar çok sohbet edip lak lak eden başka anne adayı var mıdır bilmiyorum ama , doğuma girmeden önce - doğum sırasında ne olur bize dua et diyen çok arkadaşım olduğunu biliyorum :D tabi o esnada anestezi ve mutluluk dilime vurduğundan bırakın dua etmeyi aklıma bile getirememiştim.

ve sonra yine dr umun sesi - yasemin geliyor... sonra tiz bir ağlama sonra bembeyaz melek bir surat ve sonra benim sesim - hocam parmaklar tam mı ? :D :D :D




ya işte böyle ırmak ımın hikayesi... her bebek bir mucize , her bebek bir hediye

annelik ise bir kadına bahşedilmiş en güzel şey . bir kadının yaşabileceği mutlulukların nirvanası ...

tabi karşıklıksız kölelik , tecih , vazgeçiş , özgürlüğe veda , uykuya veda , kiloya merhaba , sarkık uzuvlarda cabası , bir çocuk sahibi olmak değil bir çocuğa sahip olmak , aklın kalbin özgürlüğünü yitirmesi , minyatür bir insanın  esiri olmak , kısacası deneme sürümü olmayan bir yazılım...  ama her ne olursa olsun güzel şey...


bu süreçte bana her an destek olan , her türlü nazıma cazıma , huysuzluğuma , evhamıma , deliliğime katlanan , sadece hamilelik dönemimde değil normal zamanlarıda ayırt etmeyen ,
 her zaman zaten yanımda olan ama hamilelik dönemimde benimle bütün olan , en umutsuz anlarımda beni umuda çıkaran eşim , canım , ömrüm hayat  arkadaşım murat a teşekkür etmeden bitirmek istemiyorum...

iyi ki hayatımsın iyi ki hayatımdasın...




                                              
























                                           temmuz




                                                  ağustos





                                                    eylül


ekim



Kasım




                                               aralık





                                                         ocak



şubat



                                              mart



                           nisan           

                                           mayıs



                                                  hazıran



temmuz